Hz. Huseyn (a.s)Bize ne öĞrerttİ?
- Azra AKTAŞ
- 6 gün önce
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 gün önce

İmam Hüseyin (a.s), özgürlüğü sadece bir siyasi talep ya da fiziksel bir bağımsızlık meselesi olarak değil; insanın ruhunu, vicdanını ve inancını hiçbir zorbalığa teslim etmeme kararlılığı olarak tanımladı. Kerbelâ’da verdiği mücadele, tarihin en büyük özgürlük destanlarından biri olarak insanlığa şu büyük hakikati öğretti:
---
1. Zorbalığa Boyun Eğmemek Özgürlüğün Zirvesidir
İmam Hüseyin (a.s), Yezid’in zorbalığı karşısında “evet” deseydi, canını kurtarabilirdi. Ancak o şöyle buyurdu:
> “Ben zilleti kabul etmeyen bir kimseyim.”
(Bihârü’l-Envâr, c. 44, s. 192)
Bu söz, özgürlüğün ruhudur. Zillet altında yaşamaktansa onurluca şehit olmayı tercih etti. Çünkü esaret yalnızca zincirle değil; kalbin teslim alınmasıyla başlar. Oysa İmam Hüseyin (a.s), kalbini yalnızca Allah’a teslim etmişti.
---
2. Özgürlük, Hakkın Yanında Olmaktır
Özgür olmak, her istediğini yapmak değil; doğruyu seçebilmektir. İmam Hüseyin (a.s), “Ben keyfim için değil, ümmetin ıslahı için kıyam ediyorum” buyurarak özgürlüğün hedefini gösterdi: Hak, adalet ve onur uğruna hareket etmek.
---
3. Canı Ver, Aklını ve İnancını Verme
Kerbelâ’da sadece kılıçlar konuşmadı; bir ahlak ve irade savaşı yaşandı. İmam Hüseyin (a.s) bizlere öğretti ki:
Gerçek esaret, canı korumak uğruna haksızlığa susmaktır.
O, evlatlarını, kardeşlerini, dostlarını birer birer şehit verdi ama Yezid’in haksız saltanatını tanımadı. Bu, aklın ve imanın özgür kalması için verilmiş en büyük bedeldi.
---
4. Özgürlük Uğruna Yalnız Kalmak da Bir Zaferdir
İmam Hüseyin (a.s), Kerbelâ’da yalnız bırakıldı. Ama o tek başına da olsa, “Ben Hakk’ın tarafındayım” demekten vazgeçmedi. Bu, sayının değil, duruşun önemli olduğunu gösterdi. Gerçek özgürlük, çoğunluğun değil, vicdanın peşinden gitmektir.
---
5. Kadınlar, Çocuklar ve Özgürlük: Kerbelâ’da Her Ruh Ayaktaydı
İmam Hüseyin (a.s), sadece erkeklerin değil, kadınların ve çocukların da özgürlük mücadelesine nasıl ortak olabileceğini gösterdi. Zeyneb (s.a)'in Şam’daki direniş dolu hutbesi, bu kıyamın kadın eliyle devam ettirilebileceğini ispat etti. Böylece özgürlük mücadelesi bi
Birr nesle değil, bütün insanlığa emanet oldu.
Sonuç: Hüseyin (a.s), Yaşamak İçin Değil; Onurlu Ölmek, Özgürce Direnmek İçin Ayağa Kalktı
İmam Hüseyin (a.s)'ın Kerbelâ’daki kıyamı, sadece geçmişte yaşanmış trajik bir hadise değil; her çağda mazlumların, adalet arayanların ve özgürlük tutkunlarının yolunu aydınlatan ilahî bir ışıktır. O, Yezid gibi zorba bir yönetimi tanımayarak, bizlere en ağır şartlarda bile hakkı savunmanın ve boyun eğmemenin ne demek olduğunu gösterdi. Hüseyin (a.s), yaşamak uğruna eğilmeyi reddetti. Çünkü onun için yaşam, sadece nefes almak değil; onurla, izzetle, Allah’a kullukla anlam kazanıyordu.
İmam Hüseyin (a.s), bizlere şunu öğretti:
Zalimin sofrasında tokluk, mazlumun kanıyla kirlenmiş bir esarettir.
Bu yüzden onun kıyamı, yalnızca bir muhalefet hareketi değil; insanlık onurunun yeniden tanımıdır.
O gün Kerbelâ çölünde susuz bırakılanlar, bugün bize susuzluktan değil; suskunluktan nasıl ölünür, onu öğretti. O gün toprağa düşen bedenler, bugün vicdanları ayağa kaldırıyor. O gün yalnız bırakılan Hüseyin (a.s), bugün milyonların yüreğinde yaşıyor.
Kerbelâ, bize bir seçim sunar:
Ya zalimle uzlaşarak rahat bir hayat sürmek…
Ya da Hüseyin (a.s) gibi bedel ödeyerek hak üzere kalmak...
Ve bizler bilmeliyiz ki:
Hüseyin’siz bir özgürlük, kalpsiz bir bedene benzer.
Hüseyin’siz bir adalet, ruhtan yoksun bir kanundur.
Hüseyin’siz bir hayat, sadece yaşamak olur; insan olmak değil.
Bugün Kerbelâ, sadece bir çöl değil; bir duruştur.
Hüseyin (a.s), sadece bir şehit değil; bir çağrıdır.
Ve bizler, onun çağrısını yalnızca gözyaşıyla değil; bilinçle, direnişle ve birliğimizle cevaplamalıyız.
Unutma:
Hüseyin (a.s), ölerek değil; direnişiyle yaşatarak kazandı.
Ve biz, onun izinden gidersek yalnızca özgür olmayız, özgürlüğün anlamı oluruz.
Azra Aktaş
Comments