top of page

ABD NE İSTİYOR?

Güncelleme tarihi: 4 gün önce

ABD'nin Küresel Huzursuzluktaki Rolü: Orta Doğu Üzerinden Okunan Bir Gerçeklik


Dünya siyasetini uzun süredir belirleyen süper güçlerden biri olan Amerika Birleşik Devletleri, demokratik değerler, insan hakları ve özgürlük gibi kavramları dillerinden düşürmeseler de, fiiliyatta izledikleri politikalar bu söylemlerle çelişmektedir. Özellikle Orta Doğu coğrafyasındaki tutumları, ABD’nin aslında istikrardan değil, kaostan ve çatışmadan beslendiği gerçeğini gözler önüne sermektedir.


Stratejik Menfaatler Uğruna Yıkım


ABD'nin Orta Doğu’daki politikaları, barış getirmekten ziyade mevcut dengeleri bozmak, zayıf yönetimler inşa etmek ve enerji kaynaklarını kontrol altında tutmak üzerine kuruludur. Irak'ta “kitle imha silahları var” yalanıyla başlatılan işgal, bir ülkenin yıllarca süren yıkımına sebep oldu. Sonuç: yüz binlerce sivil kayıp, istikrarsız bir devlet yapısı ve büyüyen radikalizm.


Libya’da benzer bir senaryo yaşandı. “Demokrasi getirme” bahanesiyle desteklenen müdahaleler sonucu ülke fiilen üçe bölündü, silah ve insan kaçakçılığı arttı. Suriye’de ise ABD’nin doğrudan ya da dolaylı desteklediği gruplar üzerinden yürütülen vekalet savaşı, milyonlarca insanın yerinden edilmesine, binlerce çocuğun hayatını kaybetmesine yol açtı.


Terörle Mücadele mi, Terörü Beslemek mi?


ABD, "terörle mücadele" adı altında yürüttüğü askeri operasyonlarla aslında birçok terör örgütünü doğrudan ya da dolaylı biçimde beslemiştir. Bazı örgütlere silah yardımı yapıldığı, bazılarına ise göz yumulduğu artık sır olmaktan çıkmıştır. Bu politikalar sayesinde Orta Doğu’da her geçen gün yeni bir silahlı grup türemekte ve bölge halkı sürekli olarak yeni bir tehdit altında yaşamaya zorlanmaktadır.


İsrail Politikaları: Çifte Standardın Zirvesi


Filistin meselesi, ABD'nin çifte standardının en açık göstergesidir. İsrail’in sivillere yönelik saldırıları karşısında ya sessiz kalan ya da saldırıları “meşru müdafaa” olarak tanımlayan ABD, uluslararası hukuku hiçe saymaktadır. Bu tutum, yalnızca Orta Doğu halklarını değil, tüm dünya kamuoyunu huzursuz etmekte ve Amerika'nın samimiyetini sorgulatmaktadır.


Sonuç: Huzursuzlukta Rolü Olan Bir Süper Güç


Tüm bu örnekler gösteriyor ki, ABD'nin dış politikası barışın değil, istikrarsızlığın planlı bir ürünüdür. Demokrasi ve özgürlük söylemleri, jeopolitik çıkarları perdeleyen bir maskeden ibarettir. ABD, kendi güvenliğini ve çıkarlarını koruma bahanesiyle başka halkların hayatlarını mahvetmekte, ardından da bu yıkımın sorumluluğundan uzak durmaktadır.


Artık dünya halkları bu oyunu daha net görüyor. ABD’nin küresel politikalarındaki ikiyüzlülük, yalnızca Orta Doğu’da değil, dünyanın dört bir yanında yeni bir adalet ve vicdan arayışını da beraberinde getirmiştir.

Muhammed Mehdi GÖK


 
 
 

Comments


  • Whatsapp
  • Telgraf

© 2025 Direnis.com.tr Tüm Hakları Saklıdır 

bottom of page